öl

listen to the pronunciation of öl
ألمانية - التركية
yağı
e {ö: l} s yağ
[das] yağ, sıvı yağ; akaryakıt
التركية - التركية
ıslaklık, nem
Toprağın nemi
Toprağın nemi, yaşlık, höl
ألمانية - الإنجليزية
oil

He bought a lot of flour and oil. - Er kaufte viel Mehl und Öl.

In the meantime, cut the bread into cubes and fry them in hot oil. - Schneiden Sie in der Zwischenzeit die Brotscheiben in Würfel und braten Sie sie im heißen Öl.

oils

She has taken to painting in oils. - Sie hat Gefallen gefunden an Ölmalerei.

التركية - الإنجليزية
{f} deceased

The Emperor prayed for the souls of the deceased. - İmparator ölülerin ruhları için dua etti.

He got down on his knees and prayed for the souls of the deceased. - Dizlerinin üzerine çöktü ve ölenlerin ruhları için dua etti.

pass away

The patient may pass away at any moment. - Hasta herhangi bir anda ölebilir.

We won't let you pass away. - Ölmene izin vermeyeceğiz.

{f} dying

Thousands of soldiers and civilians were dying. - Binlerce asker ve sivil ölüyorlardı.

There were cars burning, people dying, and nobody could help them. - Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

{f} die

Dalida died from an overdose of sleeping pills. - Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.

Marilyn Monroe died 33 years ago. - Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.

decease

A monument was erected in memory of the deceased. - Ölenin anısına bir anıt dikildi.

The Emperor prayed for the souls of the deceased. - İmparator ölülerin ruhları için dua etti.

perish

My whole family perished in the fire. - Benim bütün ailem yangında öldü.

If a mouse only has one hole, it will soon perish. - Bir farenin sadece tek bir deliği varsa, kısa sürede ölür.

died

My father died of cancer. - Babam kanserden öldü.

Dalida died from an overdose of sleeping pills. - Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.

السويدية - ألمانية
durchhauen