A little learning is a dangerous thing.
- Birazcık öğrenme tehlikeli bir şeydir.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
He tried to use my computer without my finding out about it.
- O ben onun hakkında öğrenmeden bilgisayarımı kullanmaya çalıştı.
He went to Italy in order to study music.
- O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
Tom came to France with the intention of studying French.
- Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I'd like to find out where our meeting will be.
- Toplantımızın nerede olacağını öğrenmek istiyorum.
I'd just like to find out what happened.
- Sadece ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Everyone in the class has to learn the poem by heart.
- Sınıftaki herkes şiiri ezbere öğrenmek zorunda.
I've heard French is a difficult language to learn.
- Fransızcanın öğrenmek için zor bir dil olduğunu duydum.
He went to America to study English.
- İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti.
He went to Italy in order to study music.
- O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
Mastering a foreign language calls for patience.
- Yabancı dil öğrenmek sabır gerektirir.
It is not easy to master English.
- İngilizce öğrenmek kolay değildir.
I want to know who's staying with us.
- Bizimle kimin kaldığını öğrenmek istiyorum.
If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.
- Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.
It is difficult to ascertain what really happened.
- Gerçekten ne olduğunu öğrenmek zordur.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
That didn't happen when I was learning Esperanto.
- O Esparanto öğrenirken olmadı.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
I learnt nothing from the teacher.
- Öğretmenden hiçbir şey öğrenmedim.
Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche.
- Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.
Tom couldn't understand why she wanted to learn French.
- Tom onun niçin Fransızca öğrenmek istediğini anlayamadı.
welche sprache lernst du ?.