çantalar

listen to the pronunciation of çantalar
التركية - الإنجليزية

تعريف çantalar في التركية الإنجليزية القاموس.

çanta
bag

I helped carry those bags. - Şu çantaları taşımaya yardım ettim.

My bag is too old. I must buy a new one. - Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım.

çanta
case

Put the case in the hands of the police. - Çantayı polise bırakın!

The pencil case is on the table. - Kalem çantası masanın üstünde.

çanta
{i} briefcase

I left my briefcase on the bus. - Çantamı otobüste bıraktım.

My briefcase is full of papers. - Evrak çantam kağıtlarla doludur.

çanta
{i} handbag

I'll return to get my handbag. - Ben el çantamı almak için geri döneceğim.

Jane has five handbags. - Jane'in beş el çantası vardır.

çanta
satchel

Where is my satchel? It's on the chair. - Omuz çantam nerede? Sandalyenin üstünde.

çanta
book bag
çanta
burlap bag
çanta
haversack
çanta
handbags
çanta
bag of
çanta
(woman's) purse, handbag, or shoulder bag
çanta
briefcase, attaché case
çanta
carry-on bag, carry-on, traveling bag, valise; garment bag, suit bag, hanger case
çanta
purse

I left my purse behind. - Çantamı geride bıraktım.

This purse is made of paper. - Bu çanta kağıttan yapılmıştır.

çanta
knapsack, rucksack; haversack
çanta
(plastik veya kâğıt) carrierbag
çanta
game bag
çanta
change purse
çanta
suitcase

You haven't put anything in your suitcase yet. - Henüz çantana bir şey koymadın.

Let's see what you've got in your suitcase. - Çantanızda neyiniz olduğuna bir bakalım.

çanta
(Konuşma Dili) plastic bag or sack (with handles); plastic shopping bag
çanta
bag; case
çanta
catchall
çanta
carryall
التركية - التركية

تعريف çantalar في التركية التركية القاموس.

çanta
Kösele, meşin, kumaş gibi hafif malzemeden yapılıp büyüklüğüne göre para, evrak, yiyecek koyup taşımaya yarayan kap: "Yanından hiç ayırmadığı çantasında bir kütüphane bulursunuz."- Y. Z. Ortaç
çanta
Kösele, meşin, kumaş gibi hafif malzemeden yapılıp büyüklüğüne göre para, evrak, yiyecek koyup taşımaya yarayan kap