He will not steal my money; I have faith in him.
- O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.
He was spotted stealing cookies.
- Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
I was going out, when the telephone rang.
- Telefon çaldığında, ben dışarı gidiyordum.
She was just about to take a bath when the bell rang.
- Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.
The thieves stole the giant gold coin without being noticed by security guards or activating the alarm system.
- Hırsızlar güvenlik görevlileri tarafından fark edilmeden veya alarm sistemini harekete geçirmeksizin kocaman altın madeni paraları çaldılar.
The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual.
- Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı.
He came five minutes after the bell had rung.
- Zil çaldıktan beş dakika sonra geldi.
No sooner had the bell rung than the teacher came into the classroom.
- Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa geldi.
It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!.
- Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!.
I am playing the guitar now.
- Şimdi gitar çalıyorum.
We heard the boy playing the violin.
- Çocuğun Keman çaldığını duyduk.
He is guilty of stealing.
- O çalmaktan suçludur.
They must have suspected me of stealing.
- Çalmayla ilgili olarak benden şüphelenmiş olmalılar.
I had my bicycle stolen last night.
- Dün gece bisikletimi çaldırdım.
Mark Zuckerberg stole my idea!
- Mark Zuckerberg fikrimi çaldı!
I had my car stolen last night.
- Dün gece arabam çalındı.
My car was stolen last night.
- Dün gece arabam çalındı.
The phone is ringing. I'll get it.
- Telefon çalıyor. Ben bakarım.
Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
- Yüzüğü onun çaldığına dair Tom'un onayı hizmetçiyi şüpheli olmaktan kurtardı.
The bells of danger toll for them.
- Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.
For whom do the bells toll?
- Çanlar kimin için çalıyor?
Sami shoplifted the latex gloves.
- Sami dükkandan lateks eldivenler çaldı.
Can you help me? I can't make out how to start this machine.
- Bana yardımcı olur musun? Bu makineyi nasıl çalıştıracağımı bilmiyorum.
Tom didn't start to study French until he was thirty.
- Tom otuzuna kadar Fransızca çalışmaya başlamadı.
The tooth fairy wants to steal your teeth.
- Diş perisi sizin dişlerinizi çalmak istiyor.