Send me the best employees that money can buy. Money is no object.
- Bana paranın satın alabileceği en iyi çalışanları gönder. Para sorun değil.
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
Health workers aid people in need.
- Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.
If you want your workers to be happy, you need to pay them a decent wage.
- Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.
He's an advocate of barefoot running.
- O yalınayak çalışan bir avukat.
The girl running over there is my sister.
- Orada çalışan kız kız kardeşimdir.
The working group on data transfer, led by Ben Manny, will hold a meeting on Jan 14, 1999.
- Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak.
On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.
- Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir grubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.