Eder galibiyet golünü attı.
 - Eder scored the winning goal.
Aslanların şahinler üzerinde kolay bir galibiyeti vardı.
 - The Lions had an easy win over the Hawks.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
 - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
Amerikalı generaller kolay bir zafer kazanabileceklerine inanıyorlardı.
 - American generals believed they could win an easy victory.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
 - Is there any possibility that he'll win the election?
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
 - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Böylece onun kalbini kazanmada başarılı oldu.
 - Thus he succeeded in winning her heart.
Her zaman başarılı olamazsın.
 - You win some, you lose some.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
 - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
 - Is there any possibility that he'll win the election?
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
 - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
 - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.