In any case, it's troublesome, isn't it?
 - Her halükarda bu zahmetli, değil mi?
Dating is exhausting.
 - Flört etme zahmetlidir.
We do very demanding work.
 - Biz çok zahmetli iş yapıyoruz.
That looks really painful.
 - O gerçekten zahmetli görünüyor.
Don't bother waking me up at 4:00 a.m. I don't plan to go fishing tomorrow.
 - Sabah 4:00'te beni uyandırmak için zahmet etmeyin. Yarın balık tutmaya gitmeyi planlamıyorum.
Don't bother to call on him.
 - Onu aramak için zahmet etmeyin.
She took the trouble to meet her friend at the airport.
 - O, arkadaşını havaalanında karşılama zahmetine katlandı.
Thank you for your trouble.
 - Zahmetin için teşekkür ederim.
We apologize for the inconvenience.
 - Zahmet için özür dileriz.
He spared no pains to help me.
 - O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
He spared no pains to help me.
 - O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
That looks really painful.
 - O gerçekten zahmetli görünüyor.