As we go up higher, the air becomes cooler.
- Biz yukarı çıkarken hava soğur.
The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
She shut the door and went upstairs.
- Kapıyı kapattı ve yukarı gitti.
Go upstairs and bring down my trunk.
- Yukarı çık ve bavulumu getir.
The clouds above moved fast.
- Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
She is certainly above forty.
- O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
We walked up and down the streets of Kyoto.
- Biz Kyoto sokaklarında yukarı aşağı yürüdük.
He shook his head up and down.
- O, başını yukarı aşağı salladı.
This is an uphill road.
- Bu yokuş yukarı bir yoldur.
As you go up higher, the air becomes thinner.
- Daha yukarıya giderken hava incelir.
It's better to be approximately right than completely wrong.
- Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.