التركية - الإنجليزية
تعريف yargıç في التركية الإنجليزية القاموس.
- judge
The man went to pieces when the judge said he would have to go to prison for life.
-Yargıç onun ömür boyu hapsedileceğini söylediğinde adam sinir krizine girdi.
The public is the best judge.
-Halk en iyi yargıçtır.
- justice
- beak
- adjudicator
- law judge
- commissioner
- recorder
- bench
- judicator
- yargıç çekici
- (Kanun) hammer
- yargıç kürsüsü
- tribunal
- yargıç kürsüsü
- bench
- yargıç yardımcısı
- assessor
- yargıçlar
- (Kanun) court
Judges on the Supreme Court interpret the laws.
-Yüksek mahkeme yargıçları kanunları yorumlarlar.
- yargıçlar
- (Kanun) bench
- yargıçlar
- judges
There are still judges in Berlin!
-Berlin'de hâlâ yargıçlar var!
Judges often use gavels.
-Yargıçlar sık sık tokmak kullanır.
- itiraz ediyorum sayın yargıç
- objection your honor
- sayın yargıç
- your honor
Objection, your honor!
-İtiraz ediyorum, sayın yargıç!
Your honor, I would like to discharge counsel.
-Sayın yargıç, danışmanı tahliye etmek istiyorum.
- yargıçlar
- judicature
- yargıçlar
- judiciary
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف yargıç في التركية التركية القاموس.
- Millet adına, yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda veya uyuşulmayan işlerde yasayı yerine getirmekle, adaleti gerçekleştirmekle görevli kimse, hâkim
- yetkili yargıç
- Bir davayı görmekle ve yürütmekle sorumlu ve ehliyetli hâkim
المصطلحات ذات الصلة
yargıç
الواصلة
yar·gıçالنطق
Resimler
المفضلات