yakalanma

listen to the pronunciation of yakalanma
التركية - الإنجليزية
attack
pinch
capture

He said Davis must be captured. - O, David'in yakalanması gerektiğini söyledi.

I can't risk getting captured again. - Tekrar yakalanmayı göze alamam.

contraction
yakala
caught

I was caught in a shower on my way home. - Eve dönerken yağmura yakalanmıştım.

I was caught in the rain on my way home. - Eve dönerken yağmura yakalanmıştım.

yakala
catch

She catches colds easily. - O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.

She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold. - O, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla odadan ayrılmaya cesaret edemiyor.

yakalanmak
arrested
yakala
{f} capture

To be honest, we came to capture you. - Dürüst olmak gerekirse, biz seni yakalamak için geldik.

We want to capture all the uniqueness of each language. And we as well want to capture their evolution through time. - Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.

yakalanmak
get caught

I don't want to get caught. - Yakalanmak istemiyorum.

It's horrible to get caught in rush hour traffic. - İş çıkışındaki yoğun trafiğe yakalanmak korkunçtur.

yakalanmak
come down with
yakalanmak
smite
yakalanmak
{f} catch

I was afraid to catch a cold. - Ben soğuk algınlığına yakalanmaktan korktum.

She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold. - O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.

yakala
snare

A fox was caught in the snare. - Kapanda bir tilki yakalandı.

A fox isn't caught twice in the same snare. - Bir tilki aynı tuzakta iki kez yakalanmaz.

yakala
(Bilgisayar) catch up

Of course I want to catch up! - Tabii ki yakalamak istiyorum!

I should try to catch up with Tom. - Tom'u yakalamaya çalışmalıyım.

yakalanmak
catch an infection
yakalanmak
to be caught

I didn't want to be caught. - Yakalanmak istemedim.

I don't want to be caught. - Yakalanmak istemiyorum.

yakalanmak
be caught

I don't want to be caught. - Yakalanmak istemiyorum.

Tom doesn't want to be caught. - Tom yakalanmak istemiyor.

yakalanmak
be arrested
yakalanmak
contract
yakalanmak
to be arrested
yakalanmak
hitch
yakalanmak
caught

Do you ever worry about getting caught? - Yakalanmak hakkında hiç endişe eder misin?

How did the thief manage to avoid being caught? - Hırsız yakalanmaktan nasıl kaçınabildi?

yakalanmak
get busted
yakalanmak
(Dilbilim) come over
yakalanmak
go down with something
yakalanmak
succumb
yakala
{f} grapple
yakala
{f} grappling
yakala
{f} nabbed

The robber was nabbed this morning. - Soyguncu bu sabah yakalandı.

yakala
{f} catching

I'm catching the 11:00 train. - 11:00 trenini yakalayacağım.

Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases. - Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.

yakala
nab

The robber was nabbed this morning. - Soyguncu bu sabah yakalandı.

yakala
{f} capturing

I have created a perfect plan for capturing that crafty animal. - O kurnaz hayvanı yakalamak için mükemmel bir planı oluşturdum.

yakala
{f} collar

He grabbed me by the collar. - O, beni yakamdan yakaladı.

Tom grabbed Mary by the collar. - Tom, Mary'yi yakasından yakaladı.

yakala
captured

If jumps too high the rat - it's captured by the cat. - Fare çok yükseğe sıçrasa da, kedi tarafından yakalanır.

I captured butterflies with a net. - Kelebekleri bir fileyle yakaladım.

yakala
acquire
yakala
sick him
yakala
catsh
yakala
overtake
yakala
overtaken
yakala
nail

Where did you nail them? - Onları nerede yakaladın?

I think you nailed it. - Sanırım onu yakaladın.

yakala
overtook
yakalanmak
attaint
yakalanmak
be taken with
yakalanmak
to catch (an illness)
yakalanmak
incur
yakalanmak
to be spotted, be detected, be seen
yakalanmak
attack
yakalanmak
to be caught; to be arrested; to contract, to go down with sth, to catch
yakalanmak
to be caught; to be collared, be nabbed; to be seized
yakalanmak
be smitten with
yakalanmak
become infected
yakalanmak
to be caught in (the rain, a storm)
yakalanma
المفضلات