I'm hungry. What about you?
- Ben açım. Peki ya sen?
I couldn't understand him at all. What about you?
- Onu hiç anlayamıyorum, peki ya sen?
It's a matter of either or.
- Bu bir ya ya da konusu.
Either be as you seem or seem as you are.
- Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.
Either be as you seem or seem as you are.
- Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.
Yo homes, smell ya later!.
You have to be at least 36 inches high to go on this ride.
You are all supposed to do as I tell you.
You must do as I tell you.
You must do as I tell you.
You are all supposed to do as I tell you.
Siz insanları anlamıyorum.
- I don't see your point.
Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Bu kravat sana çok iyi uyuyor.
- That tie suits you very well.
Bu kitabı sana vereceğim.
- I will give you this book.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Tatoeba: Bizim sizden daha eski cümlelerimiz var.
- Tatoeba: We've got sentences older than you.
Ben sizden özür dilemeliyim.
- I must beg your pardon.
Senden küçük bir yardıma ihtiyacım var.
- I need a little help from you.
Fark bu: o senden daha çok çalışıyor.
- The difference is this: he works harder than you.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
- I would gladly help you, only I am too busy now.
Size patatesleri haşlayacağım.
- I'll boil you the potatoes.