تعريف yıkılmak في التركية الإنجليزية القاموس.
- collapse
- cave
- go to ruin
- to be demolished, to be wrecked; to be destroyed; to be ruined; to fall down; to collapse, to come down, to give way; to crumble; to clear out
- come down
- break down
- fall over
- to lose one's health and morale; (for someone) to be broken/ruined (by a disaster)
- shipwreck
- to collapse in a heap, fall to the ground
- to be demolished, be wrecked; to be pulled down; to be destroyed; to be ruined
- wither away
- crack-up
- to collapse; to fall into ruin
- tumble-down
- fall down
- (for a burden, cargo) to be unloaded, be removed
- tumble
- drop down
- fall
- to be felled; to be sent sprawling, be laid flat; to be toppled
- crumble
- founder
- fall to pieces
- (for someone one dislikes) to leave, get out, clear out. yıkıla yıkıla reeling/swaying wildly (as if about to fall)
- to be tilted to (one side)
- go to pieces
- (for the blame) to be put on
- collaps
- cave in
- go
- demolished
- wrack
- drop
- ruined
- wrecked
- destroyed
- (Dilbilim) go down
- (deyim) crumple up
- topple down
- clear out
- topple over
- fail
- flake out
- sink
- crack up
- tumble down
- yıkılmak üzere
- ramshackle
- yık
- {f} ruin
The war brought ruin to the country.
- Savaş ülkeye yıkım getirdi.
He led me to financial ruin.
- O beni mali yıkıma götürdü.
- yıkılma
- destruction
- yıkılma
- {i} fall
I'm old enough to remember the fall of the Berlin wall, said Hans.
- Hans Berlin duvarının yıkılmasını hatırlayacak kadar yaşlıyım dedi.
- yıkılma
- decay
- ruhen yıkılmak
- break down
- ruhen yıkılmak
- become mentally ill
- yıkılma
- crash
- yıkılma
- (İnşaat) demolishing
- yıkılma
- demolish
A few old buildings need to be demolished.
- Birkaç eski binanın yıkılması gerekiyor.
- yık
- subvert
- yık
- demolish
It took three weeks to demolish the old house.
- Eski evi yıkmak üç hafta sürdü.
A few old buildings need to be demolished.
- Birkaç eski binanın yıkılması gerekiyor.
- yık
- {f} ruins
- yık
- vandalize
Tom found his house vandalized.
- Tom evini yakılmış yıkılmış buldu.
- yık
- {f} overthrow
- yık
- overthrew
- yık
- {f} overthrown
- yık
- {f} ruined
Tom ruined his favorite shirt by washing it in water that was too hot.
- Tom onu çok sıcak olan suda yıkayarak en sevdiği gömleğini mahvetti.
- yık
- {f} ruining
- yık
- knock down
They're going to knock down that monument.
- Onlar o anıtı yıkacaklar.
- yıkılma
- demolition
- yıkılma
- degradation
- yıkılma
- falling-in
- yıkılma
- collapse
The old bridge is in danger of collapse.
- Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
- yıkılma
- ruin
- yıkılma
- {i} tumbling
- dünya başına yıkılmak
- to be very miserable
- ruhen yıkılmak
- to break down
- tavan başına çökmek/yıkılmak
- to be knocked for a loop, be dealt a crushing (emotional) blow
- yık
- unbuild
- yık
- demolished
All the buildings on this block will be demolished.
- Bu bloktaki tüm binalar yıkılacak.
The shopping center will be demolished.
- Alıveriş merkezi yıkılacak.
- yık
- unbuilt
- yıkılma
- downthrow
- yıkılma
- collapse, downfall
- yıkılma
- subversion
- yıkılma
- shipwreck
- yıkılma
- crack-up
- yıkılma
- downfall
- yıkılma
- wreck
- üzerine yıkılmak
- tumble down over