O, ona öfkeyle baktı.
 - She looked at him angrily.
Aktris sözleşmesini öfkeyle yırttı.
 - The actress tore up her contract angrily.
O, Şu anda bakıyorsun. Sen röntgenliyorsun Tom dedi kızgınlıkla.
 - Just now, you were looking. You Peeping Tom,she said angrily.
Kızgınlıkla Hey, suyumu kirlettiniz! diye bağırdı.
 - He shouted angrily, Hey! You contaminated my water!
Mary kızgın bir şekilde ayağını yere vurdu.
 - Mary stomped her foot angrily.
O, kızgın bir şekilde ona baktı.
 - He looked at her angrily.