Benim yanımda şemsiyem vardı fakat arkadaşımın yoktu.
- I had an umbrella with me but my friend did not.
Yanımda neredeyse hiç param yok.
- I have hardly any money with me.
Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
- We can't help Tom with that.
Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
- If God is with us, then who can be against us?
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
- I've quit using French with you.
Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
- I like living with you.
Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Onunla beraber olduğun sürece mutlu olamazsın.
- As long as you are with him, you can't be happy.
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Ben sizinle birlikte gitmek için hazırım.
- I am ready to go with you.
Bu bağlamda, ben tamamen sizinle aynı fikirdeyim.
- In that respect, I agree with you completely.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Tom bununla birlikte uzaklaşmayacaktır.
- Tom won't get away with this.
Jack is sick today and doesn't really seem with it.
... he can fulfill his needs using only a tenth of a square mile of land. ...
... And also thinking about my dad, his degree, he was lucky ...