O beni kolayca kaldırdığı için şaşırdım.
- I was surprised because he lifted me up with ease.
Bunu kolayca yapabilirsin.
- You can do this with ease.
O, kolaylıkla işi bitirdi.
- She finished the job with ease.
O, bilmeceyi kolaylıkla çözdü.
- She solved the puzzle with ease.
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
- He will find the bus stop easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.
- This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.
... and that's a decision that is ease their financial stress and boosted their ...
... And the relative ease with which television ...