Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Bunlar senin eşyaların mı?
- Are these your things?
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
- I thought you'd be the last person to do such a thing.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
- The life of a person is a transient thing.
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
- We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
- Try to see things as they really are.
Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
- All living things on Earth contain carbon.
Tüm canlılar bir gün ölür.
- All living things die some day.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
Yapmanıza ihtiyaç duyduğum bir şey daha var.
- There's one more thing I need you to do.
Çocukların çok şeye ihtiyacı var, ancak her şeyden önce sevgiye ihtiyaçları var.
- Children need many things, but above all they need love.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
- I don't know about things like that.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
- We always talked about a lot of things after school.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
- Nobody knows why this kind of thing happens.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.