تعريف used to indicate agreement with another speaker's statement في الإنجليزية التركية القاموس.
- like that
- bunun gibi
Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
-A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
Bunun gibi hikayeler beni büyülüyor.
-Stories like that fascinate me.
- like that
- öyle
Ben asla öyle bir şey duymadım.
-I never heard anything like that.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
-I don't know about things like that.
- like that
- o şekilde
Onu o şekilde bırakmak ister misin?
-Do you want to leave it like that?
Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.
-If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide.
- like that
- şöyle
- like that
- böyle
Böyle konuşmak için aptal olmalı.
-He must be a fool to talk like that.
Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
-Not all teachers behave like that.
المصطلحات ذات الصلة
تعريف used to indicate agreement with another speaker's statement في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- like that
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..