İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
 - I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Bu yer yüzmek için elverişli.
 - The place is convenient for swimming.
Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom.
 - I hope it works out for you, Tom.
Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
 - In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
 - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
O, cinayet yüzünden hapse atılmıştır.
 - He was framed for murder.
O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.
 - She was disqualified from the race for two false starts.
Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.
 - I was late for the meeting because of a traffic jam.
O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.
 - He was sent to jail for murder.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
 - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
 - Do not forget to meet me at the station.
Bu oda uyumak için uygun değil.
 - This room is not suitable for sleeping.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
 - This ship is not fit for an ocean voyage.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
 - If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
Biz, onun bu iş için doğru adam olduğunu keşfettik.
 - We've found him to be the right man for the job.
Pele, birçok önemli maçta Brezilyalı takımlar adına oynadı.
 - Pele played for the Brazilian teams in many important matches.
O evsizler adına konuştu.
 - She spoke for the homeless.
I'm looking for my friend.