Bu takriben doğru görünüyor.
- That seems about right.
Takriben senin yaşındayız.
- We are about your age.
Hemen hemen her şeye alışabilirim.
- I can get used to just about anything.
Tom artık hemen hemen her yerde olabilr.
- Tom could be just about anywhere by now.
Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.
- The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom istediği bir şeyi almak için aşağı yukarı yeterince zengin.
- Tom is rich enough to buy just about anything he wants.
Aşağı yukarı katlanabileceğimin hepsi bu kadar.
- This is about all I can put up with.
Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.
- Today, many people worry about losing their jobs.
Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
- Many people worry about paying their bills.
Biz ateş etrafında dans ettik.
- We danced about the fire.
Bahçenin etrafında yüksek bir duvar vardı.
- There was a high wall about the garden.
Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı.
- Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
- Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
Kitabım buralarda bir yerde ama üstüne varamıyorum.
- My book is floating about here somewhere but I just can't find it.
Buralarda anahtarımı kaybettim.
- I lost my key about here.
Yaşlı adam şapkası için etrafına bakındı.
- The old man looked about for his hat.
O, evin etrafına bakındı.
- He looked about the house.