They fought for the sake of their country.
- Onlar ülkeleri uğruna savaştılar.
For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department.
- Uzun vadeli çıkarların uğruna, biz geliştirme departmanını satmaya karar verdik.
Old people need something to live for.
- Yaşlı insanlar, uğruna yaşayacak bir şeye ihtiyaç duyar.
Now he has nothing to live for.
- Onun şimdi uğruna yaşamak için hiçbir şeyi yok.