Tom hakkında söyleyecek berbat bir şeydi.
- That was a horrible thing to say about Tom.
Tom çocuklarına karşı berbattı.
- Tom was horrible with children.
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
Pazar gününden nefret ediyorum! Çok kötü bir gün!
- I hate Sunday! It's a horrible day!
Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
- Something horrible happened in the busy square.
Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.