Hayat bir seyahate benzer.
- Life is like a journey.
Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
- Reading a book can be compared to making a journey.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!
Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
- The object of the journey was to visit Grandma.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
Hayat bir seyahate benzer.
- Life is like a journey.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
- She found the ring that she had lost during the journey.
Bana yolculuğu sırasında çektiği fotoğrafları gösterdi.
- She showed me the snaps which she had taken during her journey.
Seninle yolculuk etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
- Do you like to travel by yourself?
Tom'un tek başına seyahat etmek istemesi çok zayıf bir olasılıktır.
- It's very unlikely that Tom will ever want to travel alone.
Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.
- Do you like to travel?
... It's literally the travel. ...
... In Europe we only have to travel about an hour to a ...