O hıçkırarak ağlamaktan vazgeçmeyecek.
- She won't stop sobbing.
Orada hıçkırarak ağlamakta olan bir kız çocuğuna rastladım.
- I found that there was a little girl sobbing.
O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
- Between sobs, that lost girl said her name.
Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
O, uzun süredir onlara yazmadı.
- He hasn't written to them in a long time.
O bana göre iki yıl kıdemli.
- She is senior to me by two years.
Bana göre bir anlamı yok.
- It doesn't make sense to me.
Kanatlarım olsa, sana uçarım.
- If I had wings, I would fly to you.
Bu kitap sana epey faydalı olabilir.
- This book may well be useful to you.
Avukat yeni yasayı bize açıkladı.
- The lawyer explained the new law to us.
Tom bize yazacağını söyledi.
- Tom said he would write to us.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış.
- It is up to you to apply for the job.
Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım.
- I will write to you as soon as I can.
Kaybolan kız adını söylerken hıçkırarak ağladı.
- The girl who'd got lost sobbed as she said her name.
O hıçkırarak ağlamaktan vazgeçmeyecek.
- She won't stop sobbing.
Ben bir orospu çocuğunun annesiyim.
- I'm the mother of a son of a bitch.
Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.
- Don't lend money to someone who can't have a morning erection.
Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.
- In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.
Bunun için görünenden daha fazlası varsa, umarım bana söylersin.
- If there's more to this than meets the eye, I hope you'll tell me.
Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim.
- In relation to this, I am to blame.
Yatak odasına girerken, hıçkırmaya başladı.
- On entering the bedroom, she started sobbing.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Ona beş dolar ödedim.
- I paid five dollars to him.
Buna alışkın değilim.
- I'm not used to this.
O elbiseyi buna tercih ederim.
- I prefer that dress to this one.
He doesn't love me! she sobbed.