Orada hıçkırarak ağlamakta olan bir kız çocuğuna rastladım.
- I found that there was a little girl sobbing.
O hıçkırarak ağlamaktan vazgeçmeyecek.
- She won't stop sobbing.
O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
- Between sobs, that lost girl said her name.
Tom romanı onlara önerdi.
- Tom recommended the novel to them.
Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
O bana göre iki yıl kıdemli.
- She is senior to me by two years.
Sen bana göre her şeysin.
- You are everything to me.
Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Allow me to introduce Mayuko to you.
Bir kuş olsam, sana uçabilirim.
- If I were a bird, I would have been able to fly to you.
Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik.
- We demanded that he explain to us why he was late.
Avukat yeni yasayı bize açıkladı.
- The lawyer explained the new law to us.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Üzgünüm size yazmam uzun sürdü.
- Sorry it took me so long to write to you.
Ne yapılacağı size kalmış.
- What to do is up to you.
Kaybolan kız adını söylerken hıçkırarak ağladı.
- The girl who'd got lost sobbed as she said her name.
Tom Mary'nin bitişik odada hıçkırarak ağladığını duyabiliyordu.
- Tom could hear Mary sobbing in the next room.
Ben bir orospu çocuğunun annesiyim.
- I'm the mother of a son of a bitch.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.
- In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.
Tom hâlâ hayatta olsaydı bugün nasıl görünürdü?Aşağıdaki fotograf kullanımı, bunun bir cevabını bulmaya çalışıyor.
- How would Tom look today if he were still alive? The following photomanipulation attempts to find an answer to this.
Bunun anahtarının nerede olduğunu biliyor musunuz?
- Do you know where the key to this is?
Yatak odasına girerken, hıçkırmaya başladı.
- On entering the bedroom, she started sobbing.
Ona beş dolar ödedim.
- I paid five dollars to him.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Buna alışkın değilim.
- I'm not used to this.
Buna asla alışmayacağım.
- I'll never get used to this.
He doesn't love me! she sobbed.