Gemi hasarlı değildi.
- The ship was not damaged.
Chris'in kalbi o kadar boş ve hasarlı hissetti ki o tamir edilemedi.
- Chris' heart felt so empty and damaged that it couldn't be repaired.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
- I tried to repair his damaged prestige.
Hadi ne kurtarabilirsek kurtaralım.
- Let's salvage what we can.
Sami kariyerini kurtardı.
- Sami salvaged his career.
Belki ona yanlışlıkla hasar verdim.
- Maybe I accidentally damaged it.
Rock grubu otel odasına hasar verdi.
- The rock band damaged the hotel room.
Tayfun tarafından çatımıza zarar verildi.
- We got our roof damaged by the typhoon.
Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
- This scandal has severely damaged the public image of our company.