Tom kapıyı kırmak için uğraşmaya başladı.
- Tom began trying to break down the door.
Pencereyi kırmak için bir çekiç kullanıldı.
- A hammer was used to break the window.
Oralarda bir yerde bir çay molası verelim.
- Let's have a tea break somewhere around there.
Çok yorgun olduğum için öğle yemeği molası sırasında biraz uyudum.
- I slept a little during lunch break because I was so tired.
Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.
- I went for a walk after breakfast.
Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.
- I left home without having breakfast yesterday.
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
- We must work hard to break down social barriers.
Herkesin bir kırılma noktası var.
- Everyone has a breaking point.
Bambu eğildi ama kırılmadı.
- The bamboo gave but did not break.
O, oğlunun sigara içme alışkanlığı kırmaya çalıştı.
- He tried to break his son's habit of smoking.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Japonya, Kore için herhangi bir Rus tehdidini sona erdirmek istiyordu.
- Japan wanted to end any Russian threat to Korea.
Onlar sadece İngiliz egemenliğini sona erdirmek için savaştılar.
- They had just fought a war to end British rule.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
The forecast says the hot weather will break by midweek.
He said he would see it through.
... My question actually sort of repeating the tail end of the ...
... But at the end of the year, let's make sure that they're ...