Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
 - It is not always easy to separate right from wrong.
Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
 - We'll have to separate the wires.
Onların her biri ayrı ayrı ödedi.
 - They each paid separately.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
 - Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
 - They want to separate after 40 years of marriage.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
 - Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Öğretmen bizi iki gruba ayırdı.
 - Our teacher separated us into two groups.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
 - We must separate politics from religion.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
 - We must separate politics from religion.
Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
 - The English Channel separates England and France.
Separate the articles from the headings.