to become populous or populated

listen to the pronunciation of to become populous or populated
الإنجليزية - التركية

تعريف to become populous or populated في الإنجليزية التركية القاموس.

people
millet

Tokyo'da her çeşit millet yaşar. - All sorts of people live in Tokyo.

Çinliler cana yakın bir millettir. - The Chinese are a friendly people.

people
ulus

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz. - According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.

people
insanlar

Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür. - Guns don't kill people. People kill people.

ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir. - According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar. - A lot of people want peace all over the world.

Dünyada birçok insan açtır. - Many people in the world are hungry.

people
beşer
people
kalabalık

Caddede bir kalabalık var. - There is a crowd of people on the street.

Kalabalık bir insan grubu toplandı. - A large crowd of people gathered.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar. - Tom does impersonations of famous people.

Romatoid artrit belirtileri olan kişiler, ne yedikleri konusunda çok dikkatli olmalılar. - People with rheumatoid arthritis symptoms should be careful about what they eat.

people
ümmet
people
kimse

Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi. - I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız. - We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.

people
kişi

Sadece birkaç kişi beni anladı. - Only a few people understood me.

Ailemde dört kişi var. - There are four people in my family.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
الإنجليزية - الإنجليزية
people
to become populous or populated

    الواصلة

    to be·come po·pu·lous or populated

    التركية النطق

    tı bîkʌm päpyılıs ır päpyıleytıd

    النطق

    /tə bəˈkəm ˈpäpyələs ər ˈpäpyəˌlātəd/ /tə bɪˈkʌm ˈpɑːpjələs ɜr ˈpɑːpjəˌleɪtəd/
المفضلات