to be joined to (someone) as spouse according to law or custom

listen to the pronunciation of to be joined to (someone) as spouse according to law or custom
الإنجليزية - التركية

تعريف to be joined to (someone) as spouse according to law or custom في الإنجليزية التركية القاموس.

marry
{f} evlenmek

Onunla evlenmek niyetindeydi. - He intended to marry her.

Ben, şimdi benimle evlenmek istediğini biliyorum, ama siz daha sonra ikinci düşüncelere sahip olacağınızı düşünmüyor musunuz? - I know you want to marry me now, but don't you think you'll have second thoughts afterward?

marry
baş göz etmek
marry
(ile) evlenmek
marry
başını bağlamak
marry
ile evlenmek

Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı. - It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.

Suzie ile evlenmek üzere değilim. - I'm not about to marry Suzie.

marry
izdivaç etmek
marry
evlen

Keşke benimle evlense. - If only she would marry me.

Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen. - You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.

marry
Ya! Acayip! Aman Allahım
marry
{f} birleşmek; birleştirmek
marry
{f} evermek
marry
nikah kıymak
marry
birleşmek
marry
ya
marry
allahım
marry
{f} evlendirmek

Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor. - She wants to marry her daughter to a doctor.

Kızını benim gibi bir adamla evlendirmek ister misin? - Would you want your daughter to marry a guy like me?

marry
marry evlendir/evlen
الإنجليزية - الإنجليزية
marry

His daughter was married some five years ago to a tailor's apprentice.

to be joined to (someone) as spouse according to law or custom
المفضلات