Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
 - Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
Tom detaylı olarak kazayı bildirdi.
 - Tom reported his accident in detail.
Ayrıntıları bilmiyorum.
 - I don't know the details.
Son bölümü ayrıntılı olarak açıklar mısın?
 - Will you explain the last part in detail?
Tom detayları hatırlayamadı.
 - Tom couldn't recall the details.
Tom'un detayları bilmesi gerekmez.
 - Tom doesn't need to know the details.
Bana onun ayrıntılarını verin.
 - Give me the details of it.
Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
 - Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
Bana onun ayrıntılarını verin.
 - Give me the details of it.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
 - He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.