تعريف the cost or fee associated with attendance or entry في الإنجليزية التركية القاموس.
- admission
- kabul
Kabul için başvuru yaptı.
-She made out the application for admission.
Sadece öğrenciler kabul edilir.
-Admission to students only.
- admission
- {i} itiraf
O, yalan söylediğini itiraf etti.
-He made an admission that he had lied.
Onun parayı çaldığını itirafı ailesini şaşkına çevirdi.
-His admission that he had stolen the money astonished his family.
- admission
- içeri alma
- admission
- giriş
O, kulübe giriş için başvurdu.
-He applied for admission to the club.
Giriş ücreti bir kişi için 10 dolardır.
-The admission is ten dollars a person.
- admission
- {i} katılma
- admission
- {i} giriş izni
- admission
- {i} girme
- admission
- (isim) giriş, girme, katılma, giriş izni, kabul, itiraf, giriş ücreti, emme [müh.]
- admission
- (Tekstil) alma
- admission
- girme müsaadesi teslim giriş ücreti
- admission
- {i} giriş ücreti
Giriş ücreti 6 £ ama Pazar günleri ücretsiz.
-The admission costs six euros but on Sundays it's free.
5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.
-There is no admission fee for children under five.
- admission
- {i} emme [müh.]
- admission
- giriş ücreti olmayan
- admission
- kabül
المصطلحات ذات الصلة
تعريف the cost or fee associated with attendance or entry في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- admission
There is no way he has seen that show, the admission is more than he makes in a week.