Tom used to be a member of the bomb squad.
- Tom bomba takımının bir üyesiydi.
Mary is on the cheerleading squad.
- Mary amigo takımında.
That red tie doesn't go with your suit. Why don't you wear the green one?
- O kırmızı kravat takım elbisene uymuyor-Niçin yeşil olanını takmıyorsun?
How can you afford another suit?
- Diğer takım elbiseye gücün nasıl yetebilir?
His favorite baseball team is the Giants, but he also likes the Lions.
- Onun favori beyzbol takımı Devler'dir, fakat o Aslanlar'ı da seviyor.
Yumi Ishiyama is the oldest member of Team Lyoko.
- Yumi Ishiyama, Lyoko takımının en yaşlı üyesidir.
A totally ordered set is often called a chain.
- Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
Is this tea set complete?
- Bu çay takımı tam mı?
Tom opened his toolbox.
- Tom takım kutusunu açtı.
Please bring your toolkit.
- Lütfen araç takımınızı getirin.
The good team spirit in the work group is valued positively.
- Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.
A totally ordered set is often called a chain.
- Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
A new team was formed in order to take part in the race.
- Yarışa katılmak için yeni bir takım kuruldu.
Tom was wearing scuba gear.
- Tom dalış takımını giyiyordu.
There's a problem with the plane's landing gear.
- Uçağın iniş takımında bir sorun var.
Where did I put my battery pack?
- Pil takımımı nereye koydum?
Their team has a strong sense of unity.
- Onların takımının güçlü bir birlik duyusu var.
Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.
- Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi.
Nobody brought eating utensils to the party.
- Hiç kimse çatal-bıçak takımlarını partiye getirmedi.
Please bring your own eating utensils.
- Lütfen kendi yemek takımını getir.
I saw Tom and Mary carrying their fishing poles and tackle boxes.
- Ben Tom ve Mary'yi olta kamışlarını ve takım kutularını taşırken gördüm.
That tackle box looks a lot like mine.
- O takım çantası benimkine çok benziyor.
Tom opened his toolbox.
- Tom takım kutusunu açtı.
We're on the same team, right?
- Aynı takımdayız, değil mi?
We have a good team right now.
- Şimdi iyi bir takımımız var.