Joseph yetenekli bir ekonomisttir.
- Joseph is a skilled economist.
Tom el işinde çok yetenekli.
- Tom is very skilled in manual labor.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.
- The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
- A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.
Yeteneği ve sanatı olan bu dünyada ünlü olur.
- He who has skill and art, becomes famed in the world.
Homer diğer bütün şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
- Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
Tom insani becerilerini geliştirmeli.
- Tom needs to improve his people skills.
Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
- This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
And I am skiller than you.
... companies want to locate in places where we've got a skilled workforce. ...
... hire, but here's a list of extremely skilled veterans who ...