Onun duyguları kolayca incinir.
 - Her feelings are easily hurt.
Biz onun duygularını incitmekten korktuk.
 - We were afraid that we might hurt his feelings.
Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.
 - He stayed in bed because he wasn't feeling well.
Gittikten sonra, huzursuz hissetmeye başladı.
 - After he left, she started feeling uneasy.
Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
 - Tom wasn't feeling particularly talkative.
Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
 - Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.
 - Feeling the house shake, I ran out into the street.
Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.
 - Feeling the house shake, I ran outside.
Sanırım Tom'un duygularını incittin.
 - I think you've hurt Tom's feelings.
Sanırım onun duygularını incittim.
 - I think I hurt his feelings.
The wool on my arm produced a strange feeling.