تعريف satisfies في الإنجليزية التركية القاموس.
- tatmin ediyor
- satisfy
- tatmin etmek
Sami, Leyla'yı tatmin etmek için her şeyi yaptı.
- Sami did everything to satisfy Layla.
O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
- He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
- satisfy
- {f} memnun etmek
Onu memnun etmek imkansızdır.
- He's impossible to satisfy.
Tom'u memnun etmek imkansız.
- Tom is impossible to satisfy.
- satisfy
- hoşnut etmek
- satisfy
- {f} 1. hoşnut etmek, memnun etmek: Nothing satisfies him; he is always complaining. Hiçbir şeyden hoşnut değil; hep şikâyet ediyor. He is not
- satisfy
- {f} doyurmak
- satisfy
- {f} cevap vermek
- satisfy
- karşılamak
Seni karşılamak için seçildim.
- I was chosen to satisfy you.
- satisfy
- kandırmak
- satisfy
- sevindirmek
- satisfy
- tatmin et
Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.
- This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.
Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir.
- Our policy is to satisfy our customers.
- satisfy
- gidermek
- satisfy
- -e uymak
- third person singular of satisfy
- üçüncü kişi tatmin tekil
- satisfy
- {f} ikna etmek
- satisfy
- satisfying tatmin edici
- satisfy
- şartlarını yerine getirmek
- satisfy
- yetmek
- satisfy
- hoşnut etmek, memnun etmek: Nothing satisfies him; he is always complaining. Hiçbir şeyden hoşnut değil; hep şikâyet ediyor. He is not
- satisfy
- {f} yerine getirmek
- satisfy
- doyurucu
Doyurucu bir yemekti.
- It was a satisfying meal.
- satisfy
- {f} ödemek
- satisfy
- {f} inandırmak
- satisfy
- (Mukavele) sağlamak; şartlarını yerine getirmek ; memnun etmek