O olası olmayan bir tesadüf.
 - That's an improbable coincidence.
Açıklamanız inandırıcı olmayacak; o gerçek olamayacak kadar imkansız.
 - Your explanation won't wash; it's too improbable to be true.
Bu olasılık dışı görünüyor.
 - This seems improbable.
O beklenmedik bir rastlantı.
 - That is an improbable coincidence.