nisanli

listen to the pronunciation of nisanli
التركية - الإنجليزية

تعريف nisanli في التركية الإنجليزية القاموس.

nişanlı
engaged

Jill is engaged to Jack. - Jill Jack'le nişanlıdır.

Tom is engaged to Mary. - Tom Mary ile nişanlıdır.

nişanlı
fiancee

I owe you much more than you owe me, I said to him. I owe you the life of my fiancee, Mary. - Ona senin bana borçlu olduğundan çok daha fazlasını ben sana borçluyum dedim. Sana nişanlımın hayatını borçluyum, Mary.

The girl dressed in white is his fiancée. - Beyaz elbiseli kız onun nişanlısı.

nişanlı
fiancé; fiancée
nişanlı
affianced
nişanlı
engaged (to be married); (erkek) fiancé; (kız) fiancée
nişanlı
intended
nişanlı
fiancé

The girl dressed in white is his fiancée. - Beyaz elbiseli kız onun nişanlısı.

Kate always shows off the big diamond ring she got from her fiance. - Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.

nişanlı
engaged to be married

Layla is engaged to be married. - Leyla evlenmek için nişanlıdır.

nişanlı
(kız) fiancée
nişanlı
engaged (to be married)
nişanlı
betrothed
nişanlı
engaged to

Tom is engaged to Mary's younger sister. - Tom Mary'nin küçük kız kardeşi ile nişanlıdır.

Jill is engaged to Jack. - Jill Jack'le nişanlıdır.

nişanlı
fiance

Kate always shows off the big diamond ring she got from her fiance. - Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.

The girl who is dressed in white is my fiancée. - Beyaz giyinmiş kız benim nişanlımdır.

nişanlı
betroth
nişanlı erkek
male fiancee
nişanlı kimse
betrothed
nişanlı olmayan
unengaged
(kız) nişanlı
fiancee
eril nişanlı
fiancé
التركية - التركية

تعريف nisanli في التركية التركية القاموس.

nişanlı
Evlenmek için söz verip yüzük takmış olan kimse: "Bir gün nişanlınız size koyu al renkli karanfiller gönderecektir."- S. F. Abasıyanık
nişanlı
Belirleyici bir işareti, alameti, nişanı olan kimse
nişanlı
Evlenmek için söz verip yüzük takmış olan (kimse)
uzatmalı nişanlı
Nişanlılık süresi gereğinden çok uzamış olan (kadın veya erkek)
nisanli
المفضلات