Ben gereksiz riskler almam.
- I don't take needless risks.
Bu gereksiz işlevi ne için eklediler?
- What did they add this needless function for?
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Amerikalıların Çin'e seyahat etmeleri için bir vizeye ihtiyaçları var.
- Americans need a visa to travel to China.
Saatimin onarılması gerekiyor.
- My clock needs to be fixed.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Ben hiçbir canlıyı küçümsemiyorum. Tabii ki ben Allah değilim. Ben de kulum; hatalarım olmuştur, yalanlamıyorum.
- I don't look down upon any living being. Needless to say, I'm no God. I'm a human being myself; I may have made mistakes, I do admit.
Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.
- They were needed in South America.
Ne kadar yaşlanırsanız, uykuya o kadar az ihtiyaç duyarsınız.
- The older you get, the less sleep you need.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
- We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
- The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
- To be poor is not to have little, but to need much.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın.
- You won't be needing that where you're going.
Gitmem gerekirse kendim giderim.
- I'll go myself if I need to.
Biriyle konuşman gerekirse istediğin zaman beni ara.
- If you need to talk to someone, call me any time you want.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Neden gereksiz yere endişe ediyorsun?
- Why worry needlessly?
Reporter: He is, needless to say, a very happy man.
Living things need water to survive.
Our needs are not being met.
You need not go if you don't want to.
More ample spirit, then hitherto was wount, / Here needes me .
I've always tried to have few needs beyond food, clothing and shelter.
He worried needlessly about his dog.
He was always needlessly anxious about his dog.
Aren't you in need of help?
- Aren't you in need of help?
... not causally and needless litigation ...