Ronnie's music and legacy live in all of us!
- Ronnie'nin müzik ve mirası hepimizin içinde yaşıyor!
This isn't about money or power. This is about my legacy.
- Bu, para ya da güç hakkında değil. Bu mirasım hakkında.
We have a rich historical heritage.
- Zengin bir tarihsel mirasımız var.
A cultural heritage is handed down to posterity.
- Kültürel miras gelecek nesillere aktarılır.
Tom only found out after his mother's death that she had gambled away his inheritance.
- Tom annesinin ölümünden sonra, ona kalacak mirası annesinin kumarda yiyip bitirdiğini öğrendi.
Tom has no inheritance.
- Tom'un hiç bir mirası yok.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
Tom inherited a lot of money.
- Tom bir sürü parayı miras aldı.
Edward inherited his uncle's estate.
- Edward amcasının menkulünü miras olarak aldı.
My aunt inherited the huge estate.
- Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.