Makineler olmadan yaşayamayız.
- Ohne Maschinen können wir nicht mehr leben.
Bu makinenin zamanı geçmiş.
- Diese Maschine ist veraltet.
Tom kağıt uçak yapmaktan hoşlanır.
- Tom likes making paper aeroplanes.
Uçak güvenli bir şekilde indi.
- The aeroplane landed safely.
Uçak zamanında kalktı.
- The airplane took off on time.
Babam uçak uçurabiliyor.
- My father can fly an airplane.
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
- Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
Açık kaynak; teknolojik yeniliği kullanan motordur.
- Open source is the engine that drives technological innovation.
Trenin iki tane lokomotifi var.
- The train has two engines.
İtfaiye arabası yolda.
- The fire engine is on its way.
Oradaki insanlar itfaiye arabasına yol açtı.
- The people there made way for the fire engine.
Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir.
- A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work.
Mühendis makineyi nasıl kullanacağımızı söyledi.
- The engineer told us how to use the machine.