تعريف mamam في التركية الإنجليزية القاموس.
- My mama
- mama
- formula
In Japan, radioactive cesium was detected in baby formula.
-Japonya'da bebek mamasında radyoaktif sezyum saptandı.
- mama
- baby food
- mama
- child's language food
- mama
- madam
- mama
- pap
- mama
- feed
What brand of dog food do you feed your dog?
-Köpeğini hangi marka köpek maması ile besliyorsun?
My vet won't feed his dog commercial dog food.
-Benim veteriner köpeğini ticari köpek maması ile beslemeyecek.
- mama
- food
Tom says that he's never tried eating dog food.
-Tom köpek maması yemeği asla denemediğini söylüyor.
He usually fed his dog cheap dog food.
-O genellikle köpeğini ucuz köpek maması ile besler.
- mama
- procuress
- mama
- baby food, feed; food
- mama
- mamma
- mama
- momma
المصطلحات ذات الصلة
تعريف mamam في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- mama
- {i} mother, mamma (Informal); woman (Slang); wife (Slang)
- mama
- a name under which Ninkhursag was worshipped
- mama
- mother (oft ma), (as a verb) to mother, to nurture
- mama
- Multi-Anode Microchannel Plate Array
- mama
- informal terms for a mother
- mama
- Mother, female parent
- mama
- Common term of address for married women
- mama
- Mama means the same as mother. a mother - used by or to children = mummy (From the sounds made by a baby). mother
المصطلحات ذات الصلة
تعريف mamam في التركية التركية القاموس.
- mama
- Bebek için hazırlanan yiyeceklerin genel adı: "Babam Ayşe'ye mama yaptı, ana."- A. Gündüz. Çaça, abla
- mama
- Genelev işleten kadın, madam, çaça
- mama
- Bebek için hazırlanan yiyeceklerin genel adı
- mama
- Çaça, abla
المصطلحات ذات الصلة
تعريف mamam في الإنجليزية التركية القاموس.
- mama
- anne
Anne felçli bir yüze sahipti.
-Mama had a crippled face.
Hâlâ anneme ana diyorum.
-I still call my mother Mama.
- mama
- ana
Tom eskiden bir ana kuzusuydu.
-Tom used to be a mama's boy.
Onun oğlu bir ana kuzusu. O her zaman onunla olmak zorunda.
-Her son is a mama's boy. He has to be with her all the time.
- mama
- i., k.dili. anne
- mama
- (isim) anne