Genellikle çok düşük fiyatlarla satılıyor.
 - It generally sells at very low prices.
Biz pahalı olmayan bir otelde kaldık.
 - We stayed at an inexpensive hotel.
Pahalı, her zaman pahalı olmayandan daha iyi değildir.
 - Expensive is not always better than inexpensive.
Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.
 - Tom bought a bunch of inexpensive cameras to give to children who lived in his neighborhood.
Ben bir hafta için en ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.
 - I'd like to rent your most inexpensive car for a week.