Kıyafet için çok para harcar.
- Er gibt viel Geld für Kleidung aus.
Annemin kıyafetlerini giyerdim hep, belki babam gibi biri bana aşık olur diye.
- Ich trug immer die Kleidung meiner Mama, vielleicht würde sich jemand in mich verlieben, der so ist wie mein Papa.
Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.
- Mary trägt provozierende Kleidung.
O giysilerini çıkarmadan suya atladı.
- Er sprang ins Wasser, ohne seine Kleidung auszuziehen.
Tom düzgün giyimlidir.
- Tom is neatly dressed.
Tom her zaman çok düzgün giyimlidir.
- Tom is always very neatly dressed.
Mary'nin giysisi güneşte kuruyor.
- Mary's dress is drying in the sun.
Tom Jill'e yeni bir giysi yaptı.
- Tom made Jill a new dress.
Bu elbiseler çok büyük.
- These dresses are too large.
O beyaz elbise sana yakışıyor.
- That white dress looks good on you.