kabulüm

listen to the pronunciation of kabulüm
التركية - الإنجليزية

تعريف kabulüm في التركية الإنجليزية القاموس.

kabul
admission

Please tell me the requirements for admission to the college. - Koleje kabul için gerekli şeyleri anlatabilir misiniz.

He applied for admission to the riding club. - Binicilik kulübüne kabul için başvurdu.

kabul
assent
kabul
{i} admittance
kabul
acceptance

His acceptance of the present was regarded as bribery. - Onun hediyeyi kabul etmesi rüşvet olarak kabul edildi

Tom's acceptance speech was OK. - Tom'un kabul konuşması iyiydi.

kabul
concession
kabul
acknowledgement
kabul
acceptance; assent; acquiescence; admission; reception; approval; OK, Okay!, All right!, Agreed!, Done
kabul
approval
kabul
ok
kabul
agreed

President Roosevelt agreed to help. - Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.

They agreed to work together. - Birlikte çalışmayı kabul ettiler.

kabul
(Kanun) accept

I accepted her invitation. - Onun davetini kabul ettim.

Do you accept credit cards? - Kredi kartlarını kabul ediyor musunuz?

kabul
(Ticaret) election
kabul
agreement

We had to agree to total confidentiality and sign a non-disclosure agreement. - Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.

An agreement acceptable to all parties was finally reached. - Tüm partiler için kabul edilebilir bir anlaşmaya sonunda ulaşıldı.

kabul
adoption
kabul
all well and good
kabul
okay
kabul
well and good
kabul
acceptance bill
kabul
compliance
kabul
acquiescence
kabul
(Kanun) acquiescing
kabul
(Bilgisayar) accepted

I accepted her invitation. - Onun davetini kabul ettim.

They accepted him as the city's best doctor. - Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.

kabul
(Ticaret) accepting

I persuaded him into accepting the offer. - Öneriyi kabul etmesi için onu ikna ettim.

Thank you for accepting me. - Beni kabul ettiğin için teşekkür ederim.

kabul
acknowledge

His achievements were acknowledged. - Onun başarıları kabul edildi.

He acknowledged my presence with a nod. - O, bir baş selamı ile varlığımı kabul etti.

kabul
avow
kabul
all right!

All right. I'll accept your offer. - Tamam, önerinizi kabul edeceğim.

kabul
allowance
kabul
permit
kabul
enactment
kabul
reception

Tom was given a warm reception. - Tom'a sıcak bir kabul verildi.

She made a wonderful speech at her friend's wedding reception. - O, arkadaşının düğün kabulünde harika bir konuşma yaptı.

kabul
acceptence
kabul
acceptation
kabul
sanction
kabul
accept to
Kabul
acception
kabul
recognition
kabul
done

Tom won't admit that he's done anything wrong. - Tom yanlış bir şey yaptığını kabul etmeyecektir.

We agreed that something must be done. - Biz bir şey yapılması gerektiğini kabul ettik.

kabul
it's a bargain
kabul
(Hukuk) acceptance, approval, formal confirmation, admission
kabul
receiving

I also use this study for receiving guests. - Bu çalışma odasını misafirleri kabul etmek için de kullanırım.

kabul
receiving (someone)
kabul
approve

Father will never approve of my marriage. - Babam, evliliğimi kabul etmeyecek.

The motion was approved unanimously. - Önerge oy birliği ile kabul edildi.

kabul
thumbs up

Tom gave Mary a thumbs up. - Tom Mary'yi kabul etti.

kabul
acceptance; assent: acquiescence
kabul
I accept it./I agree./I assent
kabul
{i} acknowledgment
kabul
drawing room
kabul
(Nükleer Bilimler) assumption
kabul
enact
kabul
acquiescense
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف kabulüm في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

Kabul
The capital of Afghanistan
Kabul
the capital city of Afghanistan. City (pop., 1993 est.: 700,000), capital of Afghanistan. Located on the Kbul River in a valley strategically located between mountain passes, it has existed for some 3,500 years. It became the capital of the Mughal dynasty in the 16th century, and it remained under Mughal rule until 1738, when it was captured by the Iranian conqueror Ndir Shah. Kabul has been the capital of Afghanistan since 1776. When the Soviet Union invaded Afghanistan in 1979, it established a military command in Kabul. After the Soviet withdrawal in 1989, factional fighting among Afghan guerrillas continued intermittently and the city suffered widespread destruction. In 1996 the Taliban captured Kabul and imposed an austere form of Islamic rule. The city began to recover from years of violence only when the Taliban government was overthrown in 2001
Kabul
{i} capital of and largest city in Afghanistan
kabul
the capital and largest city of Afghanistan; located in eastern Afghanistan
التركية - التركية

تعريف kabulüm في التركية التركية القاموس.

KABUL
(Osmanlı Dönemi) Bir malı satın almak için kabul ettiğini bildiren sözdür. Bak: İcab
KÂBUL
(Osmanlı Dönemi) Avcıların kemendi
kabul
Yanına, katına alma
kabul
Avcı kemendi
kabul
Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma
kabul
Bir yere alınma
kabul
Rıza veya izin, akseptans
kabul
Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma: "Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden."- C. S. Tarancı
kabul
Konukları veya işi olanları yanına, katına alma: "Kış yaklaştığı için Nevin'in hafta başı kabulleri hararetleniyordu."- P. Safa
kabul
Akseptans
kabul
Bir öneriyi uygun bulma, onaylama
kabul
Sunulan bir şeyi, armağanı alma
الإنجليزية - التركية

تعريف kabulüm في الإنجليزية التركية القاموس.

Kabul
{i} kâbil

Afganistan'ın başkenti Kabil'dir. - Kabul is the capital of Afghanistan.

Kabil Afganistan'ın başkentidir. - Kabul is Afghanistan's capital city.

Kabul
(isim) kâbil