Layla isn't a runaway.
 - Leyla bir kaçak değildir.
He is rude, lazy, a runaway.
 - O kaba, tembel bir kaçaktır.
Tom knew that John was a fugitive.
 - Tom John'un bir kaçak olduğunu biliyordu.
The fugitive is armed and dangerous.
 - Kaçak, silahlı ve tehlikelidir.
Illegal logging has decreased considerably.
 - Kaçak ağaç kesimi önemli ölçüde azalmıştır.
Tom is an illegal alien.
 - Tom kaçak bir yabancı.
Run pipes under the floor.
 - Döşemenin altındaki kaçak borular.
Layla isn't a runaway.
 - Leyla bir kaçak değildir.
The prisoner who escaped is still at large.
 - Kaçan tutuklu hâlâ kaçak.
Tom, an escaped convict, tried to alter his appearance through plastic surgery.
 - Kaçak bir mahkum olan Tom, plastik cerrahi yoluyla görünümünü değiştirmeye çalıştı.
The customs agent searched Tom for contraband.
 - Gümrük ajanı, kaçakçılık için Tom'u araştırdı.
Contraband may be confiscated.
 - Kaçak mala el konulabilir.
The leak needs to be stopped immediately.
 - Kaçak derhal durdurulmalı.