You could at least give me a hint.
- En azından bana bir ipucu verebilirsin.
Tom solved the puzzle after Mary gave him a few hints.
- Mary ona birkaç ipucu verdikten sonra Tom bilmeceyi çözdü.
The police didn't find any clues.
- Polis herhangi bir ipucu bulamadı.
Tom doesn't have a clue.
- Tom'un bir ipucu yok.
Tom thinks Mary doesn't have an inkling of what's going on.
- Tom Mary'nin neler olduğu hakkında bir ipucu olmadığını düşünüyor.