تعريف in-front-of في الإنجليزية التركية القاموس.
- önünde
Evimin önünde bir göl var.
- There is a lake in front of my house.
Evimin önünde bir postahane var.
- There is a post office in front of my house.
- karşısında
Televizyonun karşısında daldı.
- She spaced out in front of the TV.
Tom genelde tüm gün bilgisayarının karşısında oturur.
- Tom often sits in front of his computer all day.
- in önünde
- önü
Evimin önünde bir göl var.
- There is a lake in front of my house.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
- önüne
Tom bir trenin önüne atlayarak intihar etti.
- Tom committed suicide by jumping in front of a train.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
- karşılaştırmak
- -in önünde
- önünde: in front of the building binanın önünde
