تعريف iknâ في التركية الإنجليزية القاموس.
- persuasion 
Tom will need some persuasion.
 - Tom biraz iknaya ihtiyaç duyacak.
Persuasion is often more effectual than force.
 - İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
 - suasion 
 - satisfaction 
 - enticement 
 - persuasion, inducement 
 - inducement 
 - dissuasion 
 - convincing 
I had trouble convincing Tom to come.
 - Tom'u gelmeye ikna etme sorunum vardı.
Convincing Tom to do the right thing was hard.
 - Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.
 - conviction 
 - talked into 
 - ikna etmek
 - persuade 
It was difficult to persuade him to cancel the trip.
 - Onu seyahati iptal etmeye ikna etmek zor oldu.
She did her best to persuade him.
 - O, onu ikna etmek için elinden geleni yaptı.
 - ikna edici
 - convincing 
The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
 - Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
That's a convincing explanation.
 - Bu ikna edici bir açıklama.
 - ikna etmek
 -  (Hukuk) convince 
It was not easy to convince him.
 - Onu ikna etmek kolay olmadı.
It is hard to convince John.
 - John'u ikna etmek zordur.
 - ikna edici
 - persuasive 
Tom is pretty persuasive.
 - Tom oldukça ikna edicidir.
Tom is extremely persuasive.
 - Tom aşırı derecede ikna edicidir.
 - ikna olmuş
 - convinced 
Tom doesn't sound convinced.
 - Tom ikna olmuş görünmüyor.
Tom is almost convinced.
 - Tom neredeyse ikna olmuş.
 - ikna edici
 - suasive 
 - ikna olmak
 - persuaded 
 - ikna edebilme gücü
 - persuasiveness 
 - ikna edici
 - forceful 
 - ikna edici
 - satisfactory 
 - ikna edici
 - trenchant 
 - ikna edici olmak
 - to be influential 
 - ikna edici söz
 - assurance 
 - ikna edici şekilde
 - persuasively 
 - ikna edilebilen
 - amenable 
 - ikna edilmeye uğraşılan
 - jawboned 
 - ikna edilmeye çalışılan
 - jawboned 
 - ikna edilmiş
 - brought around 
 - ikna etmek
 - have a way with 
 - ikna etmek
 - get round somebody 
 - ikna etmek
 - rope in 
 - ikna etmek
 - get around somebody 
 - ikna etmek
 - talk round 
 - ikna etmek
 - convince somebody of something 
 - ikna etmek
 - draw 
 - ikna etmek
 - fast-talk 
 - ikna etmek
 - prevail on 
 - ikna etmek
 - bring 
 - ikna etmek
 - talk somebody into 
 - ikna etmek
 - talk into 
 - ikna etmek
 - argue somebody into something 
 - ikna etmek
 - prevail up 
 - ikna etmek
 - bring oneself to 
 - ikna etmek
 - bring around 
 - ikna etmek
 - wheedle 
 - ikna etmek
 - influence 
 - ikna etmek
 -  (Konuşma Dili) carry one's point
 - ikna etmek
 - get round 
 - ikna etmek
 - prevail upon 
 - ikna etmek
 - sell somebody on 
 - ikna etmek
 - bring round 
 - ikna etmeye çalışmaya
 - jawboning 
 - ikna kuvveti
 -  (Pisikoloji, Ruhbilim) cogency
 - ikna olmak
 - convinced 
 - ikna olmamak
 - doubt 
 - ikna yeteneği
 - diplomacy 
 - ikna edemeden
 - unpersuasively 
 - ikna edici
 - persuasive, convincing, cogent 
 - ikna edici
 - potent 
 - ikna edici
 - cogent 
 - ikna edici bir biçimde
 - eloquently 
Tom spoke eloquently.
 - Tom ikna edici bir biçimde konuştu.
 - ikna edici bir şekilde
 - trenchantly 
 - ikna edici bir şekilde
 - convincingly 
The German soccer team beat Brazil convincingly.
 - Alman futbol takımı ikna edici bir şekilde Brezilya'yı yendi.
The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
 - Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
 - ikna edici bir şekilde
 - cogently 
 - ikna edici delil
 - convincing proof 
 - ikna edici kanıt
 -  (Pisikoloji, Ruhbilim) cogent evidence
 - ikna edici lider
 -  (Ticaret) persuasive leader
 - ikna edici olmak
 - be convincing 
 - ikna edici olmayan
 - unconvincing 
 - ikna edici tip
 - persuader 
 - ikna edici tip
 - mind bender 
 - ikna edicilik
 - convincingness 
 - ikna edilebilir
 - persuadable 
 - ikna edilebilir
 - persuasible 
 - ikna edilemez
 - inconvincible 
 - ikna etme
 - suasion 
 - ikna etmek
 - sell smb. on 
 - ikna etmek
 - to persuade; to convince; to prevail on/upon (someone) (to do something) 
 - ikna etmek
 - to persuade, to convince, to induce, to get round sb, to get around sb, to talk sb into 
 - ikna etmeye çalışmak
 - lay siege to 
 - ikna etmeye çalışmak
 - reason 
It's impossible to reason with a drunk.
 - Bir sarhoşu ikna etmeye çalışmak imkansızdır.
 - ikna modeli
 - persuasion model 
 - ikna olmak
 - be satisfied 
 - ikna olmak
 - be convinced 
 - ikna olmak
 - be persuaded 
 - ikna olmak
 - to be persuaded; to be convinced; to be prevailed on/upon (to do something) 
 - ikna olmamış
 - unconvinced 
Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth.
 - Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.
Tom looks unconvinced.
 - Tom ikna olmamış görünüyor.
 - ikna olmamış bir şekilde
 - unconvincedly 
 - ikna olmaya devam etmek
 - remain convinced 
 - ikna olmuş bir şekilde
 - persuadedly 
 - ikna terapisi
 -  (Pisikoloji, Ruhbilim) persuasion therapy
 - ikna yeteneği
 - gift of persuasion 
 - ikna yeteneği
 - cogency 
 - ikna yeteneği
 - persuasiveness 
 - ikna yeteneği
 - powers of persuasion 
 - ikna yeteneği olan kimse
 - go getter 
 - süreç içinde ikna modeli
 -  (Pisikoloji, Ruhbilim) process model of persuasion
 - vermeye ikna etmek
 - coax smth. out of smb 
 - yapmaya ikna etmek
 - wheedle into doing smth 
 - yavaş yavaş ikna etmek
 - spoonfeed smth. to smb