Sizinle tamamen aynı fikirdeyim.
- Ich bin völlig Ihrer Meinung.
Onların erkek çocuğunun adı John.
- Their son's name is John.
Onların konuşmaları devam etti.
- Their conversation went on.
Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
- These products are superior to theirs.
Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.
- Some have come to meet their friends and others to see theirs off.
Onun tarafından oraya tek başına gitmemesi tavsiye edildi.
- She was advised by him not to go there by herself.
Tom Mary'ye onun parkta tek başına yürüyüşe gitmesinin iyi bir fikir olduğunu düşünmediğini söyledi.
- Tom told Mary that he didn't think it was a good idea for her to go jogging in the park by herself.
Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
- These products are superior to theirs.
Okulumuz onlarınkinden daha büyüktür.
- Our school is larger than theirs.
Bu onun tişörtü. O tişört de onunkidir.
- This is her T-shirt. That T-shirt is hers, too.
Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
- We compared his work with hers.
Bu kitap onlara ait.Bu onlarınki.
- This book belongs to them. It's theirs.
Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
- A policeman asked the girls if the car was theirs.
Anna married without the knowledge of her parents.
- Anna heiratete ohne das Wissen ihrer Eltern.
She would love to go back to the days of her youth.
- Mit Vergnügen würde sie in die Zeit ihrer Jugend zurückkehren.