Sizinle tamamen aynı fikirdeyim.
- Ich bin völlig Ihrer Meinung.
Onların erkek çocuğunun adı John.
- Their son's name is John.
Onların ana dili Fransızca.
- French is their mother tongue.
Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.
- Some have come to meet their friends and others to see theirs off.
Okulumuz onlarınkinden daha büyüktür.
- Our school is larger than theirs.
Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
- We compared his work with hers.
Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.
- My books are in Romanian; hers are in English.
Okulumuz onlarınkinden daha büyüktür.
- Our school is larger than theirs.
O bavul onlarınki değil.
- That suitcase isn't theirs.
Onun hikayesi onunkinden çok daha ilginç.
- His story is much more interesting than hers.
Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
- We compared his work with hers.
Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
- A policeman asked the girls if the car was theirs.
Bu kitap onlara ait.Bu onlarınki.
- This book belongs to them. It's theirs.
Anna married without the knowledge of her parents.
- Anna heiratete ohne das Wissen ihrer Eltern.
She would love to go back to the days of her youth.
- Mit Vergnügen würde sie in die Zeit ihrer Jugend zurückkehren.