A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes.
 - İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.
Products with GMO are dangerous to human life.
 - GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.
There are many people in Asia.
 - Asya'da bir sürü insan vardır.
Many people worry about paying their bills.
 - Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
Language changes as human beings do.
 - İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
 - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
A Japanese person would never do such a thing.
 - Bir Japon insanı böyle bir şeyi asla yapmazdı.
What sort of person would do that kind of thing?
 - O tür şeyi ne tip insan yapardı?
Isn't that the most humane punishment for criminals?
 - Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?
Language changes as human beings do.
 - İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.
On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.
 - İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.
Tom doesn't like it when people invade his personal space by standing too close to him.
 - İnsanlar ona çok yakın durarak onun kişisel alanını istila ettiğinde Tom bunu sevmez.
People have different personalities.
 - İnsanların farklı kişilikleri var.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
 - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
People should be honest with one another.
 - İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.
I've always been a good judge of character.
 - Her zaman insan sarrafıydım.
He is a man of character.
 - O kişilikli bir insandır.
You are a mean person.
 - Sen kötü bir insansın.
I am an honest person.
 - Ben dürüst bir insanım.
A lot of people think that bats are birds.
 - Birçok insan yarasaların kuş olduğuna inanıyor.
Men, dogs, fish, and birds are all animals.
 - İnsanlar, köpekler, ve kuşlar hepsi hayvandır.
Each human being is an individual.
 - Her insan bir bireydir.
Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
 - Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age.
 - Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.
After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
 - İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
 - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
We know that all men are mortal.
 - Tüm insanların ölümlü olduğunu biliyoruz.
Above the moon, everything is eternal; below, there is nothing save mortality.
 - Ayın üstünde, her şey sonsuz; altında, insanoğlu hariç bir şey yok.
Slavery is a crime against humanity.
 - Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.
Music is a common speech for humanity.
 - Müzik insanlık için ortak bir dildir.
Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism.
 - Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.
What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess.
 - Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.
He is a very forgetful fellow.
 - O, çok unutkan bir insandır.
I'm a creature of habit.
 - Ben bir alışkanlıkların insanıyım.
Human beings are social creatures.
 - İnsanlar sosyal yaratıklardır.