They consider him their best employee.
- Onu en iyi işçileri olarak düşünüyorlar.
The outraged employee resigned at once.
- Çileden çıkan işçi derhal istifa etti.
As businesses failed, workers lost their jobs.
- İşler başarısız sonuçlanınca işçiler işlerini kaybettiler.
Workers are taking a financial beating in the employment crisis.
- İşçiler iş krizinde mali yenilgi alıyorlar.
The workman died from the explosion.
- İşçi patlamadan dolayı öldü.
I found him to be a good workman.
- Onu iyi bir işçi olarak buldum.
It's important to unite as many workers as possible.
- Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.
He also needs many workers.
- Onun ayrıca çok sayıda işçiye ihtiyacı var.
The laborers are murmuring against their working conditions.
- İşçiler çalışma şartlarına karşı söyleniyorlar.
The laborers formed a human barricade.
- İşçiler bir insan barikatı kurdu.
He's a labourer on a riverboat.
- O bir nehir botunda bir işçidir.
The handyman was supposed to arrive at twelve noon, but got stuck in a traffic jam for a few hours.
- İşçinin öğle on ikide gelmesi bekleniyordu fakat birkaç saattir bir trafik sıkışıklığında sıkıştı.
He has skill in handwork.
- Onun el işçiliği becerisi vardır.
The workmen didn't go down into the mine that night.
- İşçiler o gece madene inmedi.
These workmen are constructing a road.
- Bu işçiler bir yol inşa ediyorlar.